İslam inancının esasları, Kur’an-ı Kerim’in temel konularındandır. Bu esaslar Allah’ın (cc) peygamberleri tarafından insanlara tebliğ edilmiştir. İman esaslarının neler olduğu ayet ve hadislerde bildirilir. Kur’an’da Yüce Allah’ın (cc) varlığı ve birliği yanında, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahirete iman etmenin hak olduğu beyan edilir. İman esasları bazı ayetlerde bir arada zikredilirken bazı ayetlerde tek tek zikredilir. Kur’an’da inanç esaslarına bir bütün olarak iman edilmesi istenir. Bu esaslardan herhangi birini kabul etmeyen iman etmiş olmaz.
İman esaslarının özellikleri:
- İman esasları tevhit ilkesine dayanır. İnsan sadece Allah’a (cc) kulluk etmeli, hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalıdır.
- İman esasları Kur’an ayetlerinde de zikredildiği üzere insanın fıtratına uygundur. Çünkü insanın varlığı da onun huzuru için tavsiye edilen bu esaslar da aynı kaynağa dayanmaktadır.
- İman esasları sade, açık ve anlaşılır mahiyettedir. Aklıselim tarafından kolaylıkla idrak ve kabul edilecek niteliktedir.
- İman, insanın özgür iradesiyle bilinçli bir şekilde yapması gereken bir tercihtir. İnsanın yaratılışında var olan anlam arayışına en güzel cevap iman ile verilmiş olur. Her insan iman etmek veya etmemekte serbesttir. İman konusunda dinde zorlama yoktur. İnsan bu konuda tercih yapmakta serbest bırakılmış fakat tercihinin sonuçlarından sorumlu tutulmuştur. Herkes, ahirette tercihinin karşılığını görecektir.
- Kur’an-ı Kerim ve hadislere dayanan iman esasları zamana, topluma, insana göre değişmez, kesinlik içerir.
- İman esasları bir bütündür. İnanılması gereken ilkelerin hepsine birden inanmak gerekir.
Allah’a (cc) İman
İslam dini ve iman esasları; tek, eşi ve benzeri olmayan, yegâne güç ve kudret sahibi Allah’a (cc) iman etmek üzerine bina edilmiştir. Akıl sahibi her insan
Allah’ın (cc) var olduğunu idrak edecek yeterlilikte yaratılmıştır, bu sebeple Yüce Allah’a iman etmekle mükelleftir.
İslam dininin temeli ve Kur’an’ın ana konusu olan tevhit; birlemek, tek kılmak gibi anlamlara gelir. Tevhit; Allah’ı (cc) zatında, sıfatlarında ve fiillerinde birlemek, O’nun tek ve eşsiz olduğuna inanmak, yalnız O’na ibadet etmek ve şirk koşmamaktır. Tevhit inancı kelimeitevhit ile ifade edilir. Kelimeitevhit ve kelimeişehadeti gönülden inanarak söyleyen kişi iman etmiş olur. Tevhidin zıddı olan şirk, Allah’ın (cc) bağışlamayacağı günahlardandır. Kur’an’ın farklı ayetlerinde ise şirk, zulüm olarak ifade edilerek müşriklerin de zalim olduğu ve cennete giremeyeceği bildirilmiştir. Tevhit inancının aslı Allah’ı (cc) zatı, isimleri ve sıfatları ile en doğru şekilde tanımak ve anlamaktır. İhlas suresinde “De ki: O, Allah birdir. Allah Samed’dir (Her şey O’na muhtaçtır, O, hiçbir şeye muhtaç değildir.). O, doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur.” buyrulur. Bu surede görüldüğü gibi Kur’an’da Allah’ın (cc) isim ve sıfatlarını bildiren ayetler vardır. Kur’an-ı Kerim’de “O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahman’dır (Esirgeyen), Rahîm’dir (Bağışlayan). O, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. O; yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tespih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” buyrularak O’nun birçok güzel ismi zikredilmiştir. Allah’ın (cc) isimlerini ve onların anlamlarını bilmek; bu isimlerin kâinattaki tecellileri üzerine düşünmek kişinin Rabbine yakınlaşmasına vesile olacaktır. Kur’an-ı Kerim’de, “… Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O’nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” buyrularak Allah’ın (cc) sıfatlarının da yüce ve eşsiz olduğu bildirilmiştir. Mümin, Allah’ın (cc) varlığına inanmakla O’nun zatında bulunması zorunlu sıfatlara da inanmış ve aynı zamanda O’nu bütün noksanlıklardan tenzih etmiş olur.

Tevhit inancının aslı Allah’ı (cc) zatı, isimleri ve sıfatları ile en doğru şekilde tanımak ve anlamaktır. İhlas suresinde “De ki: O, Allah birdir. Allah Samed’dir (Her şey O’na muhtaçtır, O, hiçbir şeye muhtaç değildir.). O, doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur.” buyrulur. Bu surede görüldüğü gibi Kur’an’da Allah’ın (cc) isim ve sıfatlarını bildiren ayetler vardır. Kur’an-ı Kerim’de “O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahman’dır (Esirgeyen), Rahîm’dir Bağışlayan). O, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. O; yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tespih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” buyrularak O’nun birçok güzel ismi zikredilmiştir. Allah’ın (cc) isimlerini ve onların anlamlarını bilmek; bu isimlerin kâinattaki tecellileri üzerine düşünmek kişinin Rabbine yakınlaşmasına vesile olacaktır. Kur’an-ı Kerim’de, “… Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O’nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” buyrularak Allah’ın (cc) sıfatlarının da yüce ve eşsiz olduğu bildirilmiştir. Mümin, Allah’ın (cc) varlığına inanmakla O’nun zatında bulunması zorunlu sıfatlara da inanmış ve aynı zamanda O’nu bütün noksanlıklardan tenzih etmiş olur.
Allah’ın Sıfatları


Meleklere İman
Haberci, kuvvetli, işleri çekip çeviren anlamlarına gelen melek, Allah’ın emirlerini yerine getiren ve duyularla algılanamayan nurani varlıklara verilen addır. Yüce Allah, vahyini peygamberlere melek aracılığıyla iletmiştir. Meleklere iman, ayetlerde diğer iman esasları ile birlikte zikredilir. Ayet ve hadislerde meleklerin özelliklerine dair şu bilgiler yer alır:
- Nurdan yaratılmışlardır.
- İnsandan önce yaratılmışlardır.
- Allah’ın (cc) emirlerini eksiksiz uygularlar, isyan etmezler, sürekli Yüce Allah’a itaat ve ibadetle meşguldürler.
- Gaybı bilemezler.
- Yemek, içmek; erkeklik, dişilik; evlenmek, uyumak, yorulmak; gençlik ve ihtiyarlık gibi özelliklerden uzaktırlar.
- Allah’ın (cc) izniyle insan suretinde göründükleri ayet ve hadislerde bildirilir.
- Mahiyetlerini yalnız Allah’ın (cc) bildiği birden fazla kanada sahiptirler ve kısa sürede uzun mesafelere gidebilirler.
Kur’an-ı Kerim’de “Göklerde ve yerde olanlar hep O’na aittir. O’nun huzurunda bulunanlar, O’na ibadet etme hususunda ne büyüklenirler ne de yorulurlar. Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz Allah’ı tespih ederler.” buyrularak meleklerin temel vazifelerine dikkat çekilmiştir. Bunlarla birlikte ayet ve hadislerde bazen isimleri bazen de görevleri zikredilerek meleklerin özel vazifelerine dair bilgiler verilmiştir. Ayet ve hadislerden öğrendiğimiz
bu görevleri şu şekilde ifade edebiliriz:
- Cebrail, ilahi vahyi peygamberlere ulaştıran vahiy meleğidir.
- Mikail, kâinattaki tabiat olaylarını ve yaratılmışların rızıklarını yönetmekle görevlidir.
- Azrail, Allah’ın emriyle eceli gelenlerin ruhlarını almakla görevli melektir. Kur’an’da kendisinden ölüm meleği olarak bahsedilmektedir.
- İsrafil, sûra üflemekle görevli melektir. Sûra iki kez üfleyecek; ilkinde kıyamet kopacaktır, ikincisinde yeniden diriliş gerçekleşecektir.
- Hamele-i Arş, arşı taşımakla görevli meleklerdir.
- Kiramen Kâtibin, insanın sağında ve solunda bulunup onun iyi ve kötü fiillerini kaydeden meleklerdir.
- Münker ve Nekir kabirde sorgu işiyle görevli meleklerdir.
- Hafaza melekleri insanın önünde ve arkasında bulunup onu koruyan meleklerdir.
- Mukarrabûn ve İlliyyûn, Allah’ı (cc) tespih etmek ve anmakla görevli meleklerdir. Bu melekler, Allah’a (cc) çok yakın ve O’nun katında şerefli bir mevkidedirler.
- Cennet ve cehennemde görevlendirilmiş melekler.
Ayet ve hadislerde ayrıca; - insanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham eden, namaz kılanlarla birlikte Fatiha suresi bitiminde “amin” diyen, her gün sabah ve ikindi namazlarında müminlerle birlikte olan, Kur’an okunurken yeryüzüne inen, sokakları ve yolları dolaşıp zikir, Kur’an ve ilim meclislerini arayıp bulan, müminlere özellikle bilgin olan müminlere rahmet okuyan, sadece Allah’a (cc) hamt ve secde eden, meleklerin varlığı da bildirilmektedir.
Kitaplara İman
Kutsal kitaplar, Yüce Allah’ın insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamak, onlara hak yolu gösterip emir ve yasaklarını bildirmek için peygamberlerine vahyettiklerini içeren kitaplardır. Allah’ın (cc) kelam sıfatının bir tezahürü olan ilahi kitapların gönderiliş amacı Kur’an-ı Kerim’de “İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi…” şeklinde ifade edilir.
İslam’ın temel esaslarından biri olan kitaplara iman, Allah’ın (cc) gönderdiği vahye ve vahyin Kur’an’la kemale erdiğine inanmayı ifade eder. İlk peygamberden itibaren gönderilmiş bütün ilahi kitapların indirildikleri hâline iman etmeyi gerektirir. Kutsal kitaplar hacimlerine göre suhuf ve kitap olmak üzere iki grupta değerlendirilir. Daha küçük hacimdeki ilahi kitaplar suhuf, büyük hacimliler ise kitap olarak adlandırılır. Kitaplar Tevrat, Zebur, İncil ve indirildiği şekliyle günümüze ulaşan Kur’an-ı Kerim’dir.
Tevrat, Hz. Musa’ya indirilen kitaptır. Yüce Allah “Onlar Allah’ı gereği gibi takdir edip tanımadılar. Nitekim ‘Allah hiçbir insana hiçbir şey indirmedi.’ dediler. De ki: ‘Öyleyse Musa’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği kitabı kim indirdi?’…” ayetinde Hz. Musa’ya indirilen kitaptan bahseder. Bu kitabın Tevrat olduğunu da “… İçinde hidayet ve aydınlık bulunan Tevrat’ı elbette biz indirdik…” ayetiyle bildirir. Yazılı kitap, mektup anlamlarına gelen, Zebur, Hz. Davud’a indirilmiş kutsal kitaptır. Bu husus “… Davud’a da Zebur’u verdik.” ayetiyle bildirilmiştir. İyi haber, müjde anlamlarına gelen İncil ise Hz. İsa’ya vahyedilen kitaptır. Bu, “O peygamberlerin izleri üzere Meryemoğlu İsa’yı, önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil’i verdik.” ayetiyle açıklanmaktadır. Açıklamak, beyan etmek, toplamak ve bir araya getirmek anlamlarına gelen Kur’an, kitapların sonuncusudur, Hz. Muhammed’e (sav) indirilmiştir ve hükmü kıyamete kadar devam edecek ilahi kitaptır. Yüce Allah “Şüphesiz o zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” ayetiyle bunu bildirmektedir.
Peygamberlere İman
Peygamber haber taşıyan ve elçi anlamlarına gelir. Peygamberler Allah (cc) tarafından görevlendirilen, kendisine bildirilen vahyi insanlara tebliğ etmek suretiyle elçilik yapan seçkin kişilerdir. Kur’an-ı Kerim’de peygamberler için Arapçada haber veren anlamındaki nebi; gönderilmiş kişi, elçi anlamlarındaki resul ve mürsel kelimeleri kullanılır. Peygamberlik görevi ise nübüvvet ve risalet kavramları ile ifade edilir.
Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını bildirmek amacıyla insanlar arasından elçiler seçtiğine inanmak iman esaslarındandır. Kur’an-ı Kerim’de “Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de iman ettiler. Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. ‘Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır.’ dediler.” ayetiyle her mümine aralarında ayrım yapmadan bütün peygamberlere iman edilmesi gerektiği bildirilir. Peygamberlere iman aynı zamanda onlara gönderilen vahye de iman etmek demektir.
Peygamberlik, dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayacak bilgilere insanı ulaştırması sebebiyle gerekli ve önemlidir. Peygamberler insanlara dünya hayatında rehberlik eder. Onlar aracılığıyla insanlar; Allah’ın (cc) sıfatları, buyrukları, ölümden sonraki hayat, gayba dair meseleler, güzel ahlak ve insanlar arası ilişkiler gibi pek çok konuda bilgi sahibi olur.
Yüce Allah, peygamberleri toplum içinde güzel ahlaklarıyla öne çıkmış ve peygamberlik sorumluluğunu en iyi şekilde taşıyacak insanlar arasından seçmiştir. Kur’an-ı Kerim’de “De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın bir tek İlah olduğu vahyolunuyor. Artık O’na yönelin, O’ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline!” buyrularak peygamberlerin insani yönleri vurgulanmıştır. Vahiy almaları ise onların birtakım özelliklere sahip olmasını gerekli kılmaktadır. Bütün peygamberler bu özelliklere sahiptir.
Allah (cc), insanlara peygamberler göndererek dünya ve ahiret mutluluğunun yolunu göstermiştir. Kur’an’da “Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.” ayetiyle tarih boyunca peygamberler gönderildiği bildirilir. Kur’an-ı Kerim’de bu peygamberlerden yirmi beş tanesinin ismi zikredilir ve bazılarının kıssaları anlatılır.Peygamberlerin tek vazifesi Allah’tan (cc) aldıkları vahyi tebliğ etmek değildir. Aynı zamanda Allah’ın (cc) buyruklarını açıklamak ve insanlara örnek olmak da onların görevidir. Kur’an’da peygamberlerin insanlar için davetçi, müjdeleyici, uyarıcı ve sakındırıcı olarak gönderildiği de bildirilmektedir. Peygamberler, gönderildikleri topluma Allah (cc) tarafından seçildiklerini ve O’nun dinini tebliğetmekle sorumlu olduklarını söylemişlerdir. Bu durum toplumun bazı kesimlerinde şüpheyle karşılanmış ve onlardan peygamberliklerini ispat etmeleri istenmiştir. Peygamberler bu kişileri ikna etmek için Allah’ın (cc) izniyle, insanların gücünü ve aklının sınırlarını aşan bazı olağanüstü olaylar gerçekleştirmişlerdir. Bu olaylara mucize denir. Mucize, peygamberlerin vahiy aldıklarına inanmayanlara karşı bir meydan okumadır. Hz. Musa’nın asasının yılanları yutması, Hz. İsa’nın doğuştan kör olanları iyileştirmesi peygamberlerin mucizelerine dair ayetlerde yer alan örneklerdir. İnsanlık tarihi ile başlayan nübüvvet Hz. Muhammed (sav) ile sona ermiştir. Kur’an’da onun son peygamber olduğu “… O, Allah’ın elçisidir ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilmektedir.” buyrularak bildirilir. Onun tebliğ ettiği vahiy asli suretini koruduğu için kıyamete kadar başka bir ilahi vahye ihtiyaç duyulmayacaktır.
Ahirete İman
Son, sonra olan anlamlarına gelen ahiret; dünya hayatından sonra başlayıp ebedi olarak devam edecek hayattır. İslam inanç esaslarından biri olan ahirete iman ayet ve hadislerde sıklıkla vurgulanır ve pek çok ayette Allah’a (cc) iman ile birlikte zikredilir. Kur’an-ı Kerim’de ahiret için farklı isimler kullanılır. Kavuşma günü, ödül ve ceza günü, son ikamet yurdu, toplanma günü, ebedi kalınacak yurt, pişmanlık günü, her şeyin açığa çıktığı gün bunlardan bazılarıdır.
İslam inancında dünya hayatı geçicidir ve insan için ölüm bir son değildir. Asıl ve ebedi hayat ahirettedir. Kur’an’da bu durum “… Şüphesiz bu dünya hayatı ancak (geçici) bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedi olarak kalınacak yerdir.” buyrularak bildirilir. Ayrıca insanın geçici olan bu dünya için sonsuz olacak hayatını heba etmemesi emredilir.
Ahirete iman, insanın davranışlarından hesaba çekileceğini bilerek yaşamasını gerektirir. Sorumlu bir varlık olan insan, yapması ve yapmaması gereken amellerden dolayı ahirette hesap verecektir. Fani olan dünya hayatı ebedi olan ahiret mükâfatını kazanmak gayesiyle anlamlı hâle gelir. Kur’an’da “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” ayetiyle dünya ve ahiret hayatlarının mahiyetlerine dikkat çekilmektedir.
İnsan ahirete dair bilgileri ayet ve hadisler aracılığıyla elde eder. Bununla birlikte insanın varlığı anlama ve anlamlandırma çabası da ahiretin gerekli olduğunu kavramasını sağlar. Yaratılışın bir amacının olduğunu anlayan insan hayatın, ölümle son bulan bir süreç olmadığını fark eder. Ölümün yok olma anlamına gelmesinin bir şeyleri eksik bırakacağını düşünür. İnsanın özünde var olan adalet, hakkaniyet ve sonsuzluk duyguları ebedi hayatın gerekliliğini onun idrakine sunar. Bu dünyadaki iyilik ve fedakârlıkların, haksızlık ve kötülüklerin karşılığını bulması gerektiğinden hareketle ahiret hayatını aklen kabul eder.
Kadere İman
Bir şeye gücü yetmek; planlamak, ölçü ile yapmak, bir şeyin şeklini ve niteliğini belirlemek, kıymetini bilmek anlamlarına gelen kader, Allah’ın (cc) yarattıklarını istediği yaptıkları iyilikler dolayısıyla biçimde var etmesi, meydana gelecek bütün olayları ezeli ilmiyle bilmesi ve takdir etmesidir. Kader kavramıyla birlikte kullanılan kaza, olayların Allah’ın (cc) bilgi ve takdiri doğrultusunda vakti gelince gerçekleşmesidir.
Kader ve kaza konuları Allah’ın (cc) ilim, irade, kudret ve tekvin sıfatlarıyla ilgilidir. Allah’a (cc) iman eden insan O’nun bu sıfatlarına ve bunun doğal bir sonucu olarak kader ve kazaya da iman etmiş olur. Yüce Allah kâinatı bir düzen ve ölçü içinde yaratmıştır. Kur’an’da ”Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” ayetiyle de bu durum bildirilir. Varlıklar kâinattaki bu düzen ve ölçüye uyarlar. İnsan da kâinatın bir parçası olarak bu düzenin içindedir. İnsanı diğer varlıklardan ayıran ise tercihlerinden sorumlu tutulmasıdır.
Kader inancı, insanın hem Allah’ın (cc) irade ve kudretini kabul etmesini hem de kendi özgür iradesiyle doğru davranışlarda bulunmasını gerektirir. Bunun yanında kişinin bir iş için gayret edip tedbirini aldıktan sonra sonucu Allah’a (cc) bırakmasını sağlar.
Neler Öğrendik?
- İman nedir?
- İslam’da iman esasları nelerdir?
- İman esaslarının özellikleri nelerdir?
- Tevhit nedir?
- Şirk nedir?
- Kelimeitevhit nedir? Anlamıyla beraber yazınız.
- Allah’ın sıfatları kaç grupta ele alınır? Özellikleri ile yazınız.
- Zati (Selbî – Tenzîhi) Sıfatlar nelerdir?
- Sübûti Sıfatlar nelerdir?
- Melek nedir?
- Meleklerin özellikeri nelerdir?
- Özel görevli melerleri adları ve görevleri ile beraber yazınız.
- Kutsal kitaplar nedir?
- Kutsal kitaplar, Allah’ın hangi sıfatı ile ilgilidir?
- Suhuf nedir?
- İlahi Kitapları peygamberleri ile beraber yazınız.
- Peygamber kime denir?
- Kuranıkerim’de peygamber hangi kelimeler ile anılır?
- Peygamberlerin ortak özellikleri nelerdir?
- Kuranıkerim’de kaç peygamberin adı geçer?
- Kuranıkerim’de adı geçen peygamberleri yazınız.
- Mucize nedir?
- Mucizeye iki örnek yazınız.
- Ahiret nedir?
- Ahirete iman etmek ne demektir?
- Ahirete iman etmek, insan davranışlarını nasıl etkiler?
- Ahiret hayatının aşamaları nelerden oluşur? Sırasıyla yazınız.
- Kader nedir?
- Kaza nedir?
- Kadere iman eden kişiden beklenen davranışlar nelerdir?