İman insanda ahlaki erdemlere kaynaklık eden ve onları geliştiren bir hâldir. Allah’a (cc) iman eden kişi yaratılış amacının bilincine varır, buna uygun yaşamak için gayret eder. Bu gayret, onun hem dünya hem de ahiret hayatında güzellik ve mutluluğa ulaşmasını sağlar. Allah’a (cc) kul olma bilincini hayatının merkezine alan insan, dünyalık tüm görev ve sorumluluklarını da buna göre düzenler. Çünkü iyi bir kul olmak, iyi bir insan olmayı gerektirir. Bu doğrultuda iman kişinin ahlakını güzelleştirir. Hz. Peygamber “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlak bakımından en güzel olanıdır.” buyurarak iman ile ahlak arasındaki bağı bildirmiştir. İman, ahlaki erdemlerin oluşmasında en önemli etkendir. O; doğruluk, iyilik, adalet, merhamet ve yardımlaşma gibi güzel davranışları geçicilikten kurtarıp sürekliliğe ulaştırır. Çünkü mümin söz ve fiillerinin kayıt altına alındığını ve ahirette bunların hesabını vereceğini bilir ve bu bilinçle yaşamını sürdürür.
İman kişiyi güzelliklere yönlendirmenin yanında ona sabır, cesaret, tevekkül gibi hasletler de kazandırır. Kişi zorluklar ve musibetler karşısında ümitsizliğe düşmez, sabır ve kararlılıkla onlarla mücadele eder. Dünyanın tüm sıkıntılarının geçici olduğunu, bunlara karşı gösterdiği sabır ve dirayetin onu mükâfata ulaştıracağını bilir. Kur’an’da müminlerin, karşılaştığı zorlukları Allah’a teslimiyetin verdiği güçle aşacağı “Bir kısım insanlar, müminlere: ‘Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!’ dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!’ dediler.” ayetiyle bildirilmiştir. İman ve teslimiyetin verdiği güç ve moral, kişiyi iç huzura kavuşturacağı gibi tüm tehlike ve sıkıntılara karşı da güvende hissettirir. Kur’an’da “Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” ayetiyle Allah’a inanmanın, O’nu anmanın insanı gönül huzuru ve dinginliğe ulaştıracağına işaret edilir. Mümin hiçbir zaman yalnız olmadığının, Rabbinin her an ona yakın olduğunun da farkındadır. Yüce Allah “Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki) gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana
iman etsinler.” buyurarak kullarına olan yakınlığını bildirmiştir.
Bireylerin toplumsal ilişkilerinde ahlaki değerlere uygun davranmaları toplumda birlik ve düzeni ayakta tutan ölçütlerin başında gelir. Takva sahibi bireylerden oluşan bir toplum, kötülüğün azalıp iyiliğin ve güzelliğin hâkim olduğu, yaşanabilir bir toplum hâline gelir. Toplumsal bağları güçlendirmek, iyiliği yaygınlaştırmak ve adaleti gerçekleştirmek müminin görevlerindendir. Yakınlarla, komşularla, çevredeki insanlarla bağları koparmamak, haksızlık ve kötülükler karşısında sessiz ve tepkisiz kalmamak müminlerden beklenen davranışlardır. Müslüman; sabır ve merhamet gibi değerleri kendi benliğinde gerçekleştirmeli, sonra bunların toplumda yaygınlaşması için de çaba göstermelidir. Çünkü bireyin mutluluğu, toplumun mutluluğuna, toplumun mutluluğu da tek tek bireylerin mutluluğuna bağlıdır. Nasıl ki organlar ahenk içinde çalıştığında beden sıhhatli oluyorsa insanların birlik, düzen ve istikrarı sürdürmesiyle de toplumda huzur ve barış sağlanır.
Allah’a (cc) imanın en güçlü belirtilerinden biri de insanın sahip olduğu nimet ve imkânları başkalarının yararına sunmasıdır. Allah’ın (cc) kudret ve ihsanına inanmak kişiyi iyi ve cömert kılar. Toplumsal hayatın insana yüklediği görev ve sorumluluklar, bireyler arası yardımlaşma ve dayanışmayı gerektirir. İslam yardımlaşmayı hayatın merkezine yerleştirmiş ve sosyal hayatın sürekliliğini sağlamak için dinî ve ahlaki bir görev saymıştır. Kişinin muhtaç durumdaki insanlara yardım etmesi, toplumsal sorunlara duyarsız kalmaması imanın gereğidir. Kur’an’da “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimselerisevmez.” buyrularak iman, ibadet ve iyiliğin önemi bildirilmiştir. Mümin tüm varlıklara karşı merhametli, anlayışlı ve nezaket sahibi bir insandır. Hz. Peygamber “… Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki gökyüzündekiler de size merhamet etsin.” buyurarak varlıklara merhametin neden önemli olduğunu bildirmiştir. İnsanların birliktelik duygusuyla güven ve huzur içinde yaşaması; iyilik, merhamet ve yardımlaşmanın toplumdaki varlığına bağlıdır.
Neler Öğrendik?
- İman etmek bireye neler kazandırır?
- Takva nedir?
- İman etmek topluma neler kazandırır?