2. sıfat, mecaz ► bedensel: “O kadar fena başım ağrıyordu ki beşerî kısmını hissedemez gibiyim.” – Halide Edip AdıvarTDK
Hz. Muhammed’i (sav) her yönüyle tanımak için onun yaşadığı dönem hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Ayrıca onun beşerî özelliklerini ve peygamberlikle ilgili görevlerini bilmek onu anlamak açısından önemlidir. Hz. Peygamber’in Allah’tan (cc) aldığı vahyi insanlara ulaştırması ve açıklaması onun peygamberlik görevleri arasındadır. Bu vazifeyi yerine getirirken bir yandan dinin nasıl yaşanacağını davranışlarıyla göstermiş diğer yandan sosyal hayatı düzenleyen hükümler ortaya koymuştur.
Hz. Muhammed’in Yaşadığı Çevre
Hz. Muhammed’in (sav) yaşadığı Arap Yarımadası, Asya ve Afrika’nın kesiştiği önemli bir konumdadır. Necid, Hicaz ve Yemen bölgelerinden oluşan Yarımada’nın doğusunda Basra ve Umman körfezleri, batısında Kızıldeniz, güneyinde Hint Okyanusu, kuzeyinde ise Suriye ve Irak bölgeleri bulunur. Yarımada’nın en önemli şehri Hz. Peygamber’in dünyaya geldiği Mekke’dir. Kâbe’nin bu şehirde bulunması, hac ve umre ibadetinin burada yapılması, coğrafi konumu ve ticari bir merkez oluşu gibi özellikleri dolayısıyla Mekke diğer şehirlerden ayrı bir öneme sahipti.
Mekke ve çevresinde bedevilik ve hadarilik olmak üzere iki farklı yaşam tarzı vardı. Göçebe olarak yaşayan bedeviler daha çok hayvancılık ve ticaretle, yerleşik olarak yaşayan hadariler ise ticaret ve tarımla uğraşırdı. Araplarda kabile üyeleri arasındaki bağlar çok güçlüydü, genellikle birlikte hareket eder, kabileden birine yapılan kötülük tüm üyelere yapılmış sayılırdı.
bedevi; Göçebe hayatı yaşayarak geçimlerini sağlayan, çadırlarda yaşayanlar. hadari; Yerleşik hayat yaşayan, medeni anlamlarına gelir.
Hz. Muhammed’in (sav) doğduğu dönemde Araplar arasında şiir ve hitabet yaygındı. Bu dönemde yazılan şiirler, İslam öncesi hayatın her safhasına ışık tutmaktadır. Şairler; mensubu bulunduğu kabilenin rehberi, kâhini ve bilgini kabul edilirdi. Araplar hitabete önem verir ve çocuklarını bu konuda yetiştirirlerdi. Mekke’de çok az kimse okuryazardı. Bu dönemde bilgi genellikle sözlü olarak nesilden nesile aktarılır, yazı hafızaya yardımcı olarak kabul edilirdi.
Bedevi Çadırı
Arap toplumunda insanlar hür, köle ve mevali olmak üzere üç sınıfa ayrılırdı. Hürler; temel haklara ve bunları kullanabilme özgürlüğüne sahip kimselerdi. Köleler ticari bir eşya gibi alınıp satılırdı. Azat edilen veya bir kabilenin himayesine giren köleler, mevali olarak adlandırılırdı. Bu kişiler köleler gibi alınıp satılmasalar da hürlerle aynı statüde değillerdi. Toplumda belli bir statüye sahip olmayan kadınlara değer verilmez, kız çocuğuna sahip olmaktan ise utanç duyulurdu. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır: “Onlardan birine bir kız müjdelendiğinde içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen bu müjde yüzünden utanarak halktan gizlenir. Şimdi onu, aşağılanmış olarak yanında mı tutacak yoksa toprağa mı gömecek? Bak, ne kötü hüküm veriyorlar!”
Çoğunluğunu putperestlerin oluşturduğu toplumda Hristiyanlık, Yahudilik gibi farklı dinî inanışlar da bulunurdu. Ayrıca Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği tevhit inancını benimseyen az sayıda hanif de vardı.
Batıl inanç, tutum ve davranışların hâkim olduğu İslam öncesi dönem Cahiliye Dönemi olarak isimlendirilir. Bu döneme cahiliye denmesinin bazı sebepleri; Allah’a (cc) şirk koşulması, putlara tapılması, kız çocuklarının diri diri gömülmesi, çapulculuk ve yağmacılığın geçim tarzı hâline getirilmesidir. İslam’ın gelişiyle birlikte cahiliye âdetlerinden olan ırkçılık, faizcilik, falcılık, kibir, taassup, kumar, içki, kan davası, zulüm gibi birçok olumsuz tutum ve davranışla mücadele edilmiştir. İslam, cahiliye anlayışı yerine güzel ahlakın, adaletin ve ihsanın hâkim olduğu bir toplum oluşturmayı hedeflemiştir.
Hz. Muhammed’in Beşerî Yönü
İnsanlığa rehber olarak gönderilen tüm peygamberler her beşer gibi doğmuş, belli bir süre yaşamış ve ardından bu dünyadan göçmüşlerdir. Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed (sav) de doğmuş, büyümüş ve vefat etmiştir. O, öksüz ve yetim kalmış, geçimini sağlamak için çalışmış, evlenmiş, çocukları olmuş, zaman zaman hastalanmış, bu dünyanın çeşitli zorluklarıyla karşılaşmıştır. Yaşadığı olaylar karşısında duyduğu sevinç ve üzüntü onun da herkes gibi insani duygulara sahip olduğunu göstermektedir. Ancak dönemin müşrikleri, onun insan olmasını peygamberlikle bağdaştıramamış ve peygamberliğine itiraz etmiştir. Kur’an-ı Kerim’de müşriklerin bu itirazına şu şekilde cevap verilir: “Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, ‘Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?’ demeleri engellemiştir. Şunu söyle: Eğer yeryüzünde yerleşmiş gezip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten, peygamber olarak bir melek gönderirdik.” Ayette müşriklerin iman etmemek için sürekli bahaneler ileri sürmelerine dikkat çekilmiş ve peygamberlerin neden, insanlar arasından seçildiği ifade edilmiştir. Bir başka ayette ise şöyle buyrulur: “Ne zaman Rablerinden kendilerine yeni bir ihtar gelse onlar bunu, akılları başka yerde kendileri oyun ve eğlence içinde iken dinlemişlerdir. O zalimler, ‘Bu da sizin gibi sadece bir insan değil midir? Şimdi siz göz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?’ diye gizlice fısıldaşmaktalar.” Hz. Muhammed (sav) kendisinin de bir insan olduğunu sahabilerine zaman zaman hatırlatarak şu uyarıyı yapmıştır:
‟Hristiyanların Meryem oğlunu (Hz. İsa) övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni övmede aşırılık göstermeyin. Şüphesiz ki ben Allah’ın kuluyum. Onun için bana, ‛Allah’ın kulu ve Resulü’ deyin.”
De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O’na yönelin ve O’ndan bağışlanma dileyin. Allah’a ortak koşanların vay haline!” (Fussilet 41/6)
Hz. Muhammed’in Peygamberlik Yönü
Hz. Muhammed’in (sav) beşerî yönünün yanında peygamberlik yönü de bulunur. Yüce Allah, insanların hem dünya hem de ahiret hayatlarında mutlu olabilmeleri için onlara peygamberler göndermiş ve doğru yolu göstermiştir. Hz. Muhammed (sav), Allah (cc) tarafından peygamberlik vazifesi verilmiş son elçidir. Bu gerçek, Kur’an-ı Kerim’de “… O, Allah’ın Resulü ve nebilerin sonuncusudur…” şeklinde ifade edilir. Hz. Muhammed (sav) için Allah (cc), Kur’an-ı Kerim’de hatemünnebiyyin (peygamberlerin sonuncusu) ifadesini kullanır. Hz. Âdem ile başlayan tevhit inancı, İslam’la kıyamete kadar devam edecek olan son hâlini almıştır. Hz. Peygamber için yine aynı anlama gelen hatemülenbiya sıfatı da kullanılır. Hz. Muhammed’den (sav) sonra peygamber gelmeyecektir. Hz. Peygamber bu konuda “Benimle benden önceki peygamberlerin durumu, bir ev inşa eden kimseye benzer. O kimse evi güzelce yapıp mükemmel hâle getirmiş fakat bir köşede sadece bir tuğla yeri boş kalmıştır. İnsanlar bu evi dolaşırlar, ona hayran olurlar ve şöyle derler: ‘Keşke şu tuğla da konulmuş olsaydı.’ İşte ben o tuğlayım. Ben peygamberlerin sonuncusuyum.” buyurmuştur. Allah’ın (cc) emirlerini tebliğ etmek, açıklamak, bu emirler doğrultusunda yaşamak ve diğer insanlara örnek olmak peygamberlerin sorumluluklarındandır. Hz. Muhammed (sav) de hayatının son anına kadar bu sorumluluklarını yerine getirmiş ve insanlığa rehberlik etmiştir. Yüce Allah’ın gönderdiği vahyi, emir ve yasakları insanlara duyurma; söz, tutum ve davranışlarıyla açıklama makamı olan peygamberlik vazifesine nübüvvet denir.
“Nitekim kendi aranızdan, size ayetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.” (Bakara 2/151)
Hz. Muhammed’in (sav) peygamberlik görevleri şunlardır:
Tebliğ: Hz. Muhammed’in (sav), Allah’tan (cc) gelen ilahi hükümlerin hiçbirini gizlemeden, eksiltmeden ve herhangi bir ilavede bulunmadan insanlara bildirmesidir. Kur’an-ı Kerim’de “Peygamberin görevi, tebliğ etmekten ibarettir. Allah ise açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir.” buyrularak Hz. Muhammed’in (sav) tebliğ görevine işaret edilir. Bir başka ayette de “Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O’nun mesajını iletmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphe yok ki Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” buyrularak Hz. Peygamber’e tebliğ görevini yerine getirmesi emredilir.
Tebyin: Bir şeyin açıklığa kavuşturulması, anlatılması, delil getirilerek ispatlanmasıdır. İslam dininin birinci kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in açıklanması anlamına gelen tebyin, Hz. Muhammed’in (sav) vahiyle ilgili peygamberlik görevlerinden biridir. Allah (cc), peygambere Kur’an’ı insanlara açıklasın diye indirmiştir. Hz. Peygamber bu görevini, sözlü ve uygulamalı olarak en iyi bir şekilde yerine getirmiştir.
Teşri: Hz. Muhammed’in (sav) çeşitli konularda hüküm koyma yetkisidir. Kur’an’da “…Peygamber size neyi verdiyse onu alın ve size neyi yasakladıysa ondan sakının…” buyrularak Hz. Peygamber’e teşri yetkisinin verildiği belirtilir. Hz. Muhammed (sav) “Sizden biriniz köşesine yaslanarak Allah’ın şu Kur’an’da yasakladığı şeylerden başka hiçbir şeyi yasaklamadığını mı zannediyor? Şunu iyi bilin ki: Vallahi ben öğüt verdim, emrettim, yasakladım…” buyurarak kendisinin teşri yetkisine işaret eder.
Temsil: Hz. Muhammed’in (sav), İslam’ı anlama ve yaşama konusunda insanlar için en güzel örnek olmasıdır. Hz. Muhammed (sav), vahyin ilk muhatabı olarak İslam’ı en iyi şekilde anlamış ve yaşamıştır. Kur’an-ı Kerim’de Müslümanların, Hz. Muhammed’i (sav) örnek almaları gerektiği şu ayetle belirtilir: “Ant olsun, Allah’ın Resulünde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” Hz. Peygamber “Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz siz de öyle kılınız.” buyurarak kendisinin temsil görevine işaret eder.
Hz. Muhammed (sav), övülen bir ahlaka sahipti. “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyuran Hz. Peygamber, çocukluğundan itibaren dürüstlük ve güvenilirlik özellikleriyle tanınırdı. O; asla yalan söylemeyen, verdiği sözleri daima yerine getiren ve ahde vefa gösteren biriydi. Bu niteliklerinden dolayı ona “güvenilir Muhammed” anlamına gelen “Muhammedülemin” ismi verilmiştir. Hz. Muhammed’in (sav) güvenilir ve dürüst kişiliği, onun getirdiği mesajın doğruluğuna olan inancı da güçlendirmiştir.
Hz. Muhammed (sav), affedici ve merhametli olma gibi özellikleriyle tanınmış örnek bir şahsiyettir. O; zayıf, yoksul ve mazlumlara karşı son derece merhametlidir. Hz. Peygamber “Allah, muhakkak surette kötülüğü affeden kişiyi aziz kılar.” buyurarak müminlere affı tavsiye etmiştir. Mekke’nin fethi sırasında, ona ve müminlere yıllarca zulmeden insanlara karşı gösterdiği affedici tutum, tarihin en çarpıcı örneklerinden biri olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de yer alan “Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.” hitabı hem Hz. Peygamber’e hem de tüm müminlere bu konuda bir bakış açısı sunar.
Hz. Muhammed (sav), kendisine iman edip etmediğine bakmaksızın herkese adil davranmıştır. “Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun…” ayetinde dile getirilen emri hayatı boyunca uygulamış ve ümmetine örnek olmuştur. Hz. Aişe’den rivayet edildiğine göre Mahzûm kabilesinden bir kadın hırsızlık yapıp yakalanmıştı. Kureyşliler bu kadına gerekli cezanın verilmesini istemiyorlardı. Bu durumu Hz. Peygamber’e Üsame bin Zeyd aracılığıyla ilettiler. Ancak Hz. Peygamber, bu isteği kabul etmeyip adaletin herkes için geçerli olduğunu vurgulayarak şöyle buyurdu: “Önceki toplumların yok oluşunun nedeni, güçlü ve soylulara dokunmamaları, ancak zayıf ve kimsesiz olanları cezalandırmalarıydı. Eğer Muhammed’in kızı Fatıma bile hırsızlık yapsaydı, onu da cezalandırırdım.” Hz. Muhammed’in (sav) hayatının bütün aşamalarında kimseyi kayırmadığı ve adil olduğu görülür.
İslam,
canlılara merhametle
davranmaya önem verir.
Hz. Peygamber, çevresindeki insanlara merhamet ve şefkat göstermiş, onları sevmiş ve onların sıkıntılarına ortak olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de “Ant olsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur.” buyrularak onun bu yönüne dikkat çekilir. Onun merhameti sadece insanları değil; tüm canlıları kapsar. Bir defasında Hz. Peygamber “Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı. Bir kuyu buldu ve içine indi; su alıp dışarı çıktı. Bir de ne görsün, bir köpek, dili bir karış dışarıda soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalayıp duruyordu. Adam kendi kendine ‘Bu köpek de tıpkı benim gibi pek susamış.’ deyip hemen kuyuya indi, mestini su ile doldurdu, mesti ağzına alarak yukarıya çıktı ve köpeği suladı. Onun bu hareketinden Allah (cc) hoşnut oldu ve adamı bağışladı.’ buyurunca sahabiler ‘Ey Allah’ın Resulü! Bizim için hayvanlardan dolayı da sevap var mı?’ dediler. Hz. Peygamber ‘Her canlı sebebiyle sevap vardır.’” buyurarak bütün canlılara merhamet etmenin önemini ortaya koymuştur.
Hz. Muhammed (sav); dini, ırkı, sosyal statüsü veya maddi durumu ne olursa olsun her bireye Allah’ın (cc) yarattığı bir kul olduğu için değer vermiştir. Bir gün aralarında çıkan bir tartışma dolayısıyla Ebu Zer (ra), Hz. Bilal’i siyah teninden dolayı küçümseyerek ona hakaret etmişti. Hz. Bilal durumu Allah Resulü’ne bildirince, Hz. Peygamber de “… Demek ki sen kendisinde (hâlâ) cahiliye izleri olan bir kimsesin!” buyurarak Ebu Zer’i (ra) ikaz etmişti. Bu olayda yaratılış özelliklerinden dolayı insanları hakir görmenin müminlere yakışmadığı Hz. Peygamber tarafından dile getirilmiştir.
Hz. Muhammed (sav) merhameti ile tüm insanlığa örnek olmuştur.
Neler Öğrendik?
Bedevi ve hadari yaşam tarzları arasındaki farklar nelerdir? Hz. Muhammed’in doğduğu dönemde Arap Yarımadası’ndaki sosyal ve kültürel yapı nasıldı?
Cahiliye Dönemi’nde kız çocuklarına yönelik tutumlar nasıldı ve İslam bu konuda ne gibi değişiklikler getirmiştir?
Hz. Muhammed’in doğduğu toplumda şiir ve hitabetin önemi neydi?
Hz. Muhammed’in doğduğu dönemde Araplar hangi sınıflara ayrılmıştı? Bunların adları ve özellikleri nelerdir?
İslam öncesi döneme ne ad verilir? Bu adın verilmesinin nedeni nedir?
Hz. Muhammed (sav)’in beşeri yönünü açıklayınız.
Hatemülenbiya nedir?
Hz. Muhammed’in tebliğ görevi nedir ve bu görevi nasıl yerine getirmiştir?
Hz. Muhammed’in tebyin görevi nedir ve bu görev kapsamında ne gibi faaliyetlerde bulunmuştur?
Hz. Muhammed’in teşri görevi nedir?
Hz. Muhammed’in temsil görevi nedir?
Hz. Muhammed’in çocuklara ve hayvanlara karşı gösterdiği sevgi ve şefkatin örnekleri nelerdir?
Hz. Muhammed’in adalet anlayışını yansıtan örnek olaylar nelerdir?
Hz. Muhammed’in insanlara değer verdiğini gösteren örnek olaylar nelerdir?