7. Sınıf 1. Ünite

Melekler ve Özellikleri

meleklerin ozellikleri

Allah’ın (c.c.) haber verdiği varlıklardan olan melekler duyu organlarıyla algılanamazlar. Ancak Müslümanlar onların varlığını kabul eder. Çünkü bu nuranî ve ruhanî varlıklara inanmak imanın altı şartından biridir. Kur’an-ı Kerim’deki pek çok ayette meleklerin varlığından ve özelliklerinden bahsedilir. Ayrıca onların varlıklarına iman edilmesi gerektiği de şöyle bildirilir: “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: ‘Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.’ Şöyle de dediler: ‘İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden affını dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.” Allah (c.c.), gözlerimizi melekleri görecek yetenekte yaratmamış fakat onlara iman edilmesini emretmiştir. Sayısını yalnız Allah’ın (c.c.) bildiği meleklerin bazılarının isim ve görevleri Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde geçmektedir. Bunların en çok bilineni dört büyük melektir. Dört büyük melek ve görevleri şöyledir:

dort buyuk melek

Dört büyük meleğin dışındaki bazı melekler ve görevleri:
Kiramen Kâtibin: İnsanın sağında ve solunda bulunan meleklerdir. Sağdaki melek, iyi davranışları, soldaki melek ise kötü davranışları kaydetmekle görevlidir.
Münker Nekir: Öldükten sonra kabirde insanları sorgulamakla görevli meleklerdir.

Bazı melekler de insanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham etmekle görevlidirler. Hz. Muhammed (s.a.v.) her gün sabah ve ikindi namazlarında müminlerle birlikte olan meleklerin varlığını haber vermektedir. İlim ve zikir meclislerini arayıp bulmakla görevli melekler vardır. Bazı melekler ise namaz kılanlarla birlikte Fâtiha suresi sonunda “amin” derler. Müminlere, özellikle de âlim olan müminlere rahmet okumakla görevli meleklerin varlığı da bildirilmektedir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim savaşlarda sabreden ve Allah’tan (c.c.) korkan müminlere meleklerin yardım ettiğini haber vermektedir. Allah’ın (c.c.) emrinden dışarı çıkmayan ve günah işlemeyen melekler daima Allah’a (c.c.) itaat ederler. Bu konuyla ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “…Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır.” Bu özellikleri nedeniyle melekler insanlar için günahsızlığın sembolü olmuştur. Müslümanlar da meleklere özenerek mümkün olduğu kadar günahtan uzak durmaya gayret ederler. Bunu başarabilen insanlara “melek gibi insan” denildiğini duyarız. Melekleri iyiliğin, temizliğin ve güzelliğin sembolü olarak kabul eden toplumlarda hayır, sevgi ve iyilik yaygınlaşır.

Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c.), kendisine inanan ve güzel davranışlar içinde olanları meleklerin de seveceğini ve inananlara meleklerin şöyle sesleneceklerini bildirir: “Biz dünya hayatında da ahirette de sizin dostunuzuz…” Buna inanan Müslümanlar da yaptıkları her iyi davranışla meleklerin sevgisini kazandıklarını bilirler. Ayrıca kendileri için meleklerin Allah’a (c.c.) dua ettiklerinin farkında olarak iyiliklerini arttırmaya gayret ederler.

Meleklere iman eden kimse Allah’ın (c.c.) yarattığı varlıkların sadece duyular alemindekilerle sınırlı olmadığını bilir. O’nun yüceliğini ve büyüklüğünü hakkıyla kavramanın mümkün olmadığını fark ederek acziyetini idrak eder. Kendisini görüp gözeten, nice tehlikelerden ve kötülüklerden koruyan Allah’tan (c.c.) ve O’nun görevlendirdiği meleklerden haberdar olur. Böylece hem kendini güvende hisseder hem de davranışlarına çekidüzen verir. Nefsindeki zaafları ve kötü duyguları harekete geçiren şeytanın vesveselerine karşı çaresiz ve yalnız olmadığını, meleklerin her an onu doğruya yönlendirmeye alıştıklarını bilir. Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyurarak melek ve şeytanın insanı etkilemeye yönelik mücadelesine dikkat çekmiştir: “Şeytan da melek de insanoğluna sokularak onun kalbine birtakım şeyler atarlar. Şeytanın işi kötülüğe çağırmak, sonu fena ve zararlı olan şeylere teşvik etmek ve hakkı yalanlamak, haktan uzaklaştırmaktır. Meleğin işi hayra, iyiliğe çağırmak ve kötülükten uzaklaştırmaktır.”

Yüce Allah’a ve meleklerine iman eden insanlar her an izlendiklerini bilirler ve yalnız olsalar bile günah işlememeye gayret ederler. İşledikleri hayırlı, güzel işlerin ve kötü davranışların melekler tarafından amel defterine kaydedildiğini bildiklerinden yaşantılarını güzelleştirmeye özen gösterirler. İçlerine doğan güzel duygu ve düşüncelerin melekler tarafından fısıldandığını hissederler.

kurana gore meleklerin ozellikleri

Meleklerle birlikte cinlerin varlığı ve bazı özellikleri Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde açıklanır. Kur’an’daki surelerden birinin adı Cin suresidir. Cinler hakkında doğru bilgi edinmek ve yanlış inanışlara kapılmamak için Kur’an’ın ayetlerine ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hadislerine başvurulması gerekir.

Cin ve şeytan konusunda bazı batıl inançlar söz konusudur. Dinde olmadığı halde bilgisizlik sebebiyle dinden zannedilen bu inanç ve uygulamaların başlıcaları ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyüdür. Toplanıp ruh çağıran bazı insanlar ruhların geldiğini iddia ederler. Yüce Allah (c.c.), Kur’an’da insanın ruhla ilgili pek az bilgiye sahip olduğunu haber vermektedir. İslam inancına göre ölen bir insanın ruhunun tekrar dünyaya dönmesi veya dünyadaki insanlarla iletişim kurması mümkün değildir. Ruhun dünyaya geri gelmesi  mümkün olmadığına göre ruh çağırmak da boş ve batıl bir iştir. Bu yüzden bu yolla elde edildiği iddia edilen bilgilere inanmamak gerekir.

kurana gore cinlerin ozellikleri

İnsanların geleceği bilme arzusunu fırsat bilerek çeşitli fallarla gelecekten haber verebildiklerini iddia eden kişiler de vardır. Bu kişilere inanmamak gerekir. Çünkü Allah (c.c.), Kur’an’da geleceği kendisinden başka kimsenin bilemeyeceğini şu ayette açıkça ifade etmektedir: “De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka bilen yoktur…” İslam inancına göre fal bakmak, baktırmak ve bu fallar sonunda gelecekle ilgili haber alınabileceğine inanmak kabul edilemez.

Batıl inanışlardan biri de sihir ve büyüdür. Sihir ve büyü, bazı yollarla doğaüstü güçleri kullanarak normalde olmayacak şeyleri gerçekleştirmeye çalışmaktır. İslam dinine göre sihir ve büyüyle uğraşmak kesin olarak yasaklanmıştır. Yüce Allah, Kur’an’da büyücülerin insanlara verebileceği zarardan kendisine sığınılmasını ve bu büyük günaha yaklaşılmamasını şu şekilde istemektedir: “De ki: ‘Yarattığı şeylerin şerrinden…, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım.”

İnsanlar arasında şeytanla ilgili bazı yanlış inanışlar da vardır. Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde şeytan hakkında bilgi vermekte ve insanları şeytana uymamaları konusunda uyarmaktadır. Bir ayette şöyle buyurulur: “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği (yüz kızartıcı suçları) ve kötülüğü emreder…” Cinlerle aynı maddeden yaratılan ve Allah’a (c.c.) isyan eden ilk varlık şeytandır. Allah’ın (c.c.) huzurundan kovulan şeytanın amacı insanları O’nun dininden ve iyiliklerden uzaklaştırmaktır. Şeytanın, iman edenler ve Allah’a (c.c.) tevekkül edenler üzerinde bir hakimiyeti yoktur. O ancak Allah’a (c.c.) ortak koşanlar ve kendisini arkadaş edinenler üzerinde hakimiyet kurabilir. Şeytana uyan şeytanlaşır. Bu yüzden insanlar kendilerine kötü şeyler fısıldayan şeytanlardan Allah’a (c.c.) sığınmalıdır.

Toplumda fal, ruh çağırma, sihir ve büyüden başka batıl inanışlara rastlamak da mümkündür. Batıl inançların kişisel ve toplumsal birçok zararı vardır. Batıl inanışlar kişinin sağlıklı bir inanca kavuşmasına engel olduğu gibi Allah’ın (c.c.) koyduğu kurallardan ve adaletten sapmaya da sebep olur. Bu nedenle İslam ve inanç esasları, temel kaynakları olan Kur’an ve sahih hadislerden öğrenilmeli, güvenilir olmayan kişilerin söylediklerine itibar edilmemelidir.

KENDİMİZİ TEST EDELİM!
Test
Bulmaca
Eşleştirme
Doğru-Yanlış
Boşluk Doldurma
Baş Harfi Benden

bir yorum yaz