8. Sınıf 4. Ünite

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İnsanlara Değer Vermesi

deger verirdi

Yüce Allah (c.c.) insanı en güzel biçimde yaratmıştır. O, insanlar arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin hepsine rızık verdiğini ve onlara çeşit çeşit nimetler bahşettiğini Kur’an’da bize bildirmiştir.

Hz. Muhammed (s.a.v.), ırk, cinsiyet, makam, mevki ve şöhret gibi farklılıkların insanın değerini belirleyemeyeceğini ifade etmiştir. Veda Hutbesi’nde “…Ey insanlar! Biliniz ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Bütün insanlar Âdem’den gelmiş, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir…” buyurarak temelde insanlar arasında ayrım olmadığını vurgulamıştır. İslamiyet, atalarla övünmeyi ve onlarla gururlanmayı yasaklamış, herkesin ancak kendi inancı ve yaptığı işlerle değer kazanacağını ilan etmiştir. “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir kadından yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” ayetinde üstünlüğün ancak takva ile olacağı vurgulanmıştır.

Hz. Muhammed (s.a.v.) hayatın çok zor olduğu bir sosyal çevrede yaşamıştır. İnsanlar köle olarak alınıp satılıyor, soylu bir aileden gelmeyenler horlanıyor, yetimler ve kadınlar hak ettikleri değeri görmüyordu. İşte böyle bir ortamda Hz. Muhammed (s.a.v.) daima insanların onurlu bir yaşam sürmeleri için çaba sarf etmiş, onların haklarını savunmuştur. Kadınların ve kız çocuklarının, en az erkekler kadar değerli olduklarını vurgulamış, kölelerin azat edilmesi için insanları teşvik etmiş, çalışanlara emeklerinin karşılığının güzelce teslim edilmesini istemiştir.

Hz. Peygamber Müslüman olmayan komşularıyla iyi ilişkiler kurmuş, komşuluk haklarına dikkat etmiş, hastalandıklarında onları ziyaret etmiştir. Vefat ettiklerinde cenazelerine saygı göstermiş, kendisine sıkça uğrayan bir Yahudi çocuğunu hastalandığında ziyaret ederek memnun etmiştir.

Mescid-i Nebi’nin temizliğini herhangi bir karşılık almadan yapan Ümmü Mihcen isminde kimsesiz bir kadın vardı. Hz. Muhammed (s.a.v.) kadını bir müddet göremeyince artık neden gelmediğini sordu. Arkadaşları kadının vefat ettiğini söylediler. Hz. Peygamber, “Neden bana haber vermediniz!” diyerek arkadaşlarına sitemde bulundu, Ümmü Mihcen’e verdiği değeri göstermek üzere kadının mezarına gitti ve onun için dua etti.

Hz. Muhammed (s.a.v.), insanların dertlerini sabırla dinler, sorunlarına çözüm bulmaya çalışırdı. Uhud savaşında babaları şehit olan kız kardeşler Hz. Peygambere gelerek sıkıntı ve dertlerini anlatmışlardı. Hz. Peygamber de onları dinleyerek sorunlarına çözüm bulmuştu.

Hz. Muhammed (s.a.v.), çocuklarla vakit geçirir ve ibadet ederken bile onları ihmal etmezdi. Hz. Peygamber, Hz. Zeynep’ten olan torunu Ümâme kucağında olduğu halde namaza durur, kıyamda iken onu kucağında tutar, secdede onu yanı başına koyar, ayağa kalkarken tekrar kucağına alırdı. Çocuklarla şakalaşır, oynar, onlara çeşitli hediyeler verirdi. Özellikle yetim çocukları toplum içinde gözetir, başlarını okşar, bağrına basardı.

Hz. Muhammed (s.a.v.) sadece yaşadığı döneme ve topluma örnek olmamıştır. O, kıyamete kadar yaşayacak olan bütün insanlara örnektir. Doğruluğu, güvenilirliği, merhameti ve affediciliğiyle insanları iyiye ve güzele yönlendirmiştir. Hakkı gözetmedeki hassasiyeti insanlar arasında adaletin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Hayatımıza yön vermek için Hz. Peygamberin hayatından her alanda örnek bulmak mümkündür. Çünkü onun gönderiliş gayesi; Kur’an’ı yaşamak, yaymak ve açıklamaktır. O da bunu en güzel şekilde hikmetli söz ve davranışlarıyla gerçekleştirmiştir.

• Hz. Peygamber, insanlara daima mütevazı bir kardeş, şefkatli bir öğretmen ve merhametli bir baba gibi davranırdı.
• İnce, nazik, kibar ve ölçülü bir hitap tarzını benimserdi.
• Şaka yaparken kimseyi kırmaz, doğru olmayan bir şeyi söylemez ve kimseyi yanıltmazdı.
• Dikkat çekmek istediğinde konuşmasında geçen önemli cümleleri üçer defa tekrar ederdi.
• Az sözle çok şey ifade eder, tane tane, açık seçik ve herkesin anlayabileceği bir tarzda konuşurdu.
• Karşısındakini dinlediğini ve anladığını göstermek için yüzüne bakarak konuşurdu.

Yaratılanı severiz Yaratandan ötürü [Yunus Emre]

bir yorum yaz